Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

pek yüzlü

  • 1 pek yüzlü

    1) бесцеремо́нный, беззасте́нчивый
    2) бессты́жий; нескро́мный

    Türkçe-rusça sözlük > pek yüzlü

  • 2 pek

    pek <- ki> hart, streng; stur; robust, fest, stabil; adv sehr; schnell;
    pek çok (+ sg) sehr viel(e);
    pek gözlü verwegen;
    pek pek höchstens;
    pek söylemek im barschen Ton reden;
    pek yüzlü fig geradlinig, ungezwungen

    Türkçe-Almanca sözlük > pek

  • 3 pek

    1.
    1) твёрдый, кре́пкий; си́льный
    2) жёсткий, суро́вый; жесто́кий, немилосе́рдный

    pek yürekli — жесто́кий; немилосе́рдный

    2.
    1) весьма́, о́чень, си́льно, кре́пко

    pek az — о́чень ма́ло, ничто́жно ма́ло, чуть-чуть

    pek güzel — о́чень краси́вый

    pek pek — са́мое бо́льшее, максима́льно; в кра́йнем слу́чае

    pek söylemek — ре́зко говори́ть

    pek şeker — о́чень сла́дкий

    pek vurmak — си́льно уда́рить

    pek yoruldum — я о́чень уста́л

    2) бы́стро

    pek basmak — ступа́ть твёрдо, уве́ренно

    pek başlı, başı pek — упря́мый, упо́рный

    pek canlı — сто́йкий; живу́чий

    pek gözlü — неустраши́мый, хра́брый; удало́й

    pek yüzlü — а) прямо́й, нецеремо́нный; беззасте́нчивый; б) толстоко́жий, чёрствый

    Büyük Türk-Rus Sözlük > pek

  • 4 pek

    ",-ki 1. very, extremely. 2. very much, a great deal. 3. hard, firm. 4. unyielding, rigid. 5. strong, sound. 6. (moving) fast, speedily. - başlı obstinate, hardheaded. - canlı hardy, tough, (someone) who possesses endurance. - çok 1. a great many; quite a few; a lot of. 2. a great deal, very much. - gözlü bold, courageous, gutsy. - pek at the very most. - söylemek 1. to speak harshly, speak tactlessly. 2. to speak out loud. - yürekli hardhearted. - yüzlü 1. brazen, shameless. 2. very outspoken; tactless."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > pek

  • 5 حسن

    I
    حَسَّنَ
    bezemek
    Anlamı: süslemek, donatmak
    II
    حَسَن
    1. keleş
    Anlamı: çok güzel, çok yakışıklı
    2. aynalı
    Anlamı: parlak yüzlü, yakışıklı, güzel
    3. âlâ
    Anlamı: pek iyi
    4. iyi
    5. güzel
    6. kıyak
    Anlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel
    7. cici
    Anlamı: sevimli, hoşa giden, güzel
    حَسُنَ
    açılmak
    IV
    حُسْن
    1. zariflik
    Anlamı: zarif davranış veya zarif olma durumu, incelik, zarafet
    2. güzellik
    Anlamı: coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik
    3. görkem

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > حسن

  • 6 yumuşak

    "soft; tender; gentle; mild; yielding; pliable. - ağızlı (equine) that takes a bit easily. - başlı compliant; tractable; mild; docile. - damak anat. soft palate. - huylu atın çiftesi pek olur. proverb When a mild-mannered person blows his stack, he blows it in a big way. - su soft water. - yüzlü (someone) who is too kind to refuse a request."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > yumuşak

См. также в других словарях:

  • pek yüzlü — sf. 1) Karşısındakilerin kırılacağını bildiği hâlde duygularını veya isteklerini söylemekten çekinmeyen (kimse) 2) Utanması olmayan, sıkılmaz (kimse) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzlü — sf. 1) Yüzü herhangi bir nitelikte olan Yanında ... kapkara yüzlü, bembeyaz dişli lakin çırılçıplak olmayan bir de zenci vardı. R. H. Karay 2) mec. Şımartılmış, yüz bulmuş (kimse) Birleşik Sözler yüzlü yüzlü beş yüzlü çatık yüzlü çok yüzlü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pek — sf. 1) Sert, katı 2) Sağlam, dayanıklı İnsan gülden nazik, taştan pektir. H. R. Gürpınar 3) zf. Gereken, beklenen veya alışılmış olandan çok Pek beğendikleri ve pek sevdikleri hâlde aldatırlar. H. C. Yalçın 4) zf., hlk. Hızlı olarak Pek gittiği… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Ottoman military band — A modern mehter marching band Ottoman military bands are thought to be the oldest variety of military marching band in the world. Though they are often known by the Persian derived word mahtar (مهتر; mehter in Ottoman Turkish) in the West, that… …   Wikipedia

  • aldırmak — nsz 1) Alma işini yaptırmak Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım. N. Cumalı 2) i, e Getirtmek Ne yaptı yaptı, nişanlısını oraya aldırdı. C. Uçuk 3) Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak Bademcik aldırmak.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çok — sf. 1) Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı Bana matematik çok kolay geldi. F. R. Atay 2) zf. Aşırı bir biçimde Ben annemi çok severim. Birleşik Sözler çok anlamlı çok ayaklılar çokbilmiş çok çok …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»